AVUKATLAR SURİYE KAMPINDA İNCELEME YAPTI

Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Malatya’da bulunan Suriyelilerin barındırıldığı kampta avukatların inceleme yaptıkları bildirildi. 
Malatya Barosu Geçmiş Dönem Başkanı ve Türkiye Avukatları Vakfı Başkan Yardımcısı Av. Selahattin Sarıoğlu, yaptığı açıklamada, “Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkan Yardımcısı Av. Başar Yaltı, TBB Yönetim Kurulu üyesi Av. Yurdagül Gündoğan, Bingöl Barosu Başkanı Av. Abdullah Alakuş ile birlikte Fatih Köyünde/Mahallesinde bulunan MABEK Malatya Beydağı Eğitim Konaklama Tesisine gittik.
Bu gezi, TBB'de, Türkiye'ye gelen/gönderilen iç savaş /kirli savaş mağdurlarının hukuksal durumlarıyla ilgili olarak yapılması düşünülen bir çalışmaya hazırlık amaçlıydı. Kampa, Baro Başkanlığımızca Valiliğe bildirilmesinin hemen ardından gittik. Kamp yöneticisi Nihat Yazıcıoğlu ve yardımcıları tarafından karşılandık ve yönetim birimine alındık. Kısa bir süre sonra odasında oturduğumuz Kamp Sorumlusu Vali Yardımcısı Latif Memiş geldi. Kampın fiziki ve insani bilgilerini ayrıntılı olarak anlattı, sık sık sorduğumuz sorulara doyurucu cevaplar verdi” ifadelerini kullandı.
Selahattin Sarıoğlu, daha sonra şunları belirtti: 
“O gün için kampta yaşayanların 7 bin 600 kişi olduğunu, bunların çoğunluğunun kadın ve çocuklardan oluştuğunu, etnik köken olarak Türkmen, Arap ve Kürt olduklarını, çoğunluğunun Türkmen olduğunu, Türkmen’lerin Suriye Devleti tarafından özellikle cahil bıraktırıldığını, eğitimlerini sürdürmelerinin engellenmiş olduğunu, kamp yaşayanlarının yüzde yüzünün Müslüman olduğunu, sığınmacılar içinde doktor olduğunu söyleyenlerin olduğunu ama doğru olduğuna inanmadıklarını, 120 öğretmen bulunduğunu, çocukların eğitim öğretime alındığını, öğrenci sayısının 3 bin olduğunu, öğrencilere haftada 10 saat Türkçe dil dersi verildiğini, ortak iletişim dilinin Arapça olduğunu, sığınmacılara halıcılık, dikiş, kuaförlük, tekstil, bilgisayar, hatta sinema gibi bir çok dalda kurslar verildiğini, kapalı ve açık spor tesislerinin bulunduğunu, spor tesislerinin gece geç saatlere değin açık olduğunu, futbol ve hentbol takımları kurulduğu ve aralarında düzenli karşılaşmalar yapıldığını söyledi. Kampta hiçbir asayişsizlik yaşanmadığını, jandarmanın kampın dış güvenliğinden sorumlu olduğunu, iç güvenliğin özel güvenlik görevlilerince sağlandığını açıklandı. Kampta evlenmelerin olduğunu, 18 yaşından küçüklerin evlenmelerine izin verilmediğini, Kamp sakinlerinin uygarlık yönünden bizden en az 50 yıl geri olduklarını, bunların Kamta kendilerini geliştirdiklerini, ülkelerine gittiklerinde oranın seçkin kişileri olabileceklerini, haftada 120 kişiye kente gitme izini verildiğini, özürleri olduğunda il dışına çıkabildiklerı bildirildi. Cep telefonu kullandıklarını, her evde uydu bağlantılı televizyon olduğunu, daha çok El Cezire kanalının izlendiğini düşündüklerini, her evde 3-8 arasında kişi yaşadığını, mahalle ve sokakların bulunduğunu, muhtarların olduğunu, muhtarların demokratik biçimde seçildiğini, bununla demokrasi eğitimi de yapılmış olduğunu, evlerin elektrikle ısıtıldığını, her eve elektrik sayacı takıp tüketim bedelinin bir bölümünü kendilerine yansıtmakla aylık bir milyon TL. kadar tasarruf sağlandığını, kampta para kullanılmadığını, herkese kart verildiğini ve bu kartlara sanal para yüklenerek Kampta bulunan Esenlik Süpermarket ve diğer yerlerden gıda ve giyim alışverişi yaptıklarını, her kişi için BM’den 60, AFAD Yönetiminden 20 TL. olmak üzere toplam 80 TL aylık gıda parası verildiğini, kampta çamaşır yıkama, ekmek pişirme yerlerinin olduğunu, eczane, sağlık merkezi olduğunu, sürekli doktor bulunduğunu, uzman hekimlerin haftanın belirli günleri geldiklerini kamp yönetiminde eşitlik ve adaletin temel alındığını, kimseye ayrıcalık yapılmadığını bildirdi.
Vali Yardımcısı'nın konuşması ve sorularımıza verdiği cevaplar bittikten sonra yanımıza tercüman da alarak hep birlikte yürüyerek Kampı gezdik.
Gezimiz sırasında, sıcak ekmek kokusu gelen pişirme yerlerinden yufkaya benze ekmek ikram edildi sıcak sıcak nefis ekmeklerden yedik. Çeşitli markalara giyim eşyası diken kadınları dikiş atölyelerinde gördük, çamaşır yıkama yerlerinde çamaşır makineleri önünde kadınları gördük, kuaförlük kursuna katılan kadınları gördük, halı dokuma tezgahlarını gördük, bilgisayar odaları, kütüphane gördük,ana okulu gördük, sağlık merkezi, eczane gördük, futbol voleybol alanları, voleybol oynayanları, futbol oynayanları gördük, yerel giysileriyle sokak içlerinde dolaşan kadınları, erkekleri gördük, modern giyimli çocukları gördük, çorabı olduğu halde çorap giyme kültürü olamadığı için çorap giymemiş çocukları gördük.
Mavi gözlü, yeşil gözlü, karagözlü, ela gözlü, sarı saçlı, siyah saçlı gülen, üçerli beşerli oyun oynayan çocukları gördük.
Dilmaç aracılığıyla insanlarla konuştuk, ‘Türkiye’den memnun musunuz?’ dediğimizde hemen ellerini başlarının götürüp ‘Başımızın üstünde yeri var’ dediklerini duyduk.
Türkiye’nin büyüklüğünü, konukseverliğini, kendilerini açtıkları kucağın sıcaklığını yürekten taktir ettiklerini, ama sonunda Yurtlarına gitmek istediklerini öğrendik.
Kamp yöneticisi Nevzat Yazıcıoğlu gerçek yaşam öyküleri anlattı ki biri, Kirli Savaştan alp getirdikleri, annesi babası öldürülmüş, kendilerini bir odada gizlemiş en büyüğü 11 yaşında dört kardeşin öyküsü çok ağırdı.”

Reklam

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.