Malatya Barosu Avukat Hakları Komisyonu Başkanı Çiğdem Ağdağ, “Avukatların dosya inceleme yetkilerinin kısıtlanmasını kabul etmiyoruz”
Baro’da avukatlarla birlikte yaptığı basın açıklamasında, makul şüphe konusu ve bir avukatın öldürülmesi konusuna temas eden Malatya Barosu Avukat Hakları Komisyonu Başkanı Çiğdem Ağdağ, “Demokratikleşme paketleri adı altında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 153. maddesindeki müdafinin dosya içeriğini incelemesi ve belgelerden örnek almasının kısıtlanabileceğine ilişkin hüküm, 6 Mart 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 6526 sayılı Kanun’la yürürlükten kaldırılmasına rağmen kanun yürürlüğe girdikten dört ay sonra vatandaşların toplumsal olaylara karşı tepkilerinin artması nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 153. maddesi henüz beş ayını doldurmadan aynen geri getirilmiştir” diyerek, “Yargılamada vatandaşı temsil eden savunma makamında bulunan biz avukatların dosya inceleme hakkının kısıtlanması vatandaşın özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir. Özgürlüğü kısıtlanan vatandaşın Avukatının dosya inceleyememesi evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğu gibi hukuk devletinde rastlanır bir durum da değildir. İddia makamının elinde olan dosya, savunma makamından kaçırılarak, silahların eşitliği prensibi dediğimiz kural hiçe sayılmaktadır. Avukatları yargının dışına taşımak için adımlar atılmaktadır. Bu haliyle hukuk devletinden bahsetmek mümkün değildir. Avukatların dosya inceleme yetkilerinin kısıtlanmasını kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
“ Makul şüphe kavramı kişiden kişiye değişen ve herkesin dünya görüşüne göre değişebilen bir kavramdır. Makul şüphe kavramı getirilerek insanların somut delillere dayanmadan keyfi olarak özgürlüğünün kısıtlanması toplum üzerinde korku ve panik havası yaratacaktır. Hukuk devletinde makul şüphe kavramı makul değildir” diyen Ağdağ, “Bu yasal düzenlemeler hukuk devletinin ruhuna aykırı olduğundan bu düzenlemeleri doğru bulmuyoruz ve tüm yetkilileri bu düzenlemeleri geri almaya çağırıyoruz” diye konuştu.
Ara kararın ayakta dinlenmesi konusunda da temas eden Ağdağ, “Hakime göre, usul kanunlarında ara kararın “ayakta dinlemeye” ilişkin bir hüküm bulunmamasına karşın, “avukatlara oturacakları koltuk tahsisine” dair de bir hüküm bulunmaması, haklı bir gerekçe oluşturmaktadır.
Ara kararlarının ayakta dinlenmesine yönelik uygulamanın yasal bir dayanağının olmaması, meslektaşlarımız açısından “güvence” oluşturmaktadır.
Bu güvencenin “sandalye/ koltuk mevzuatı” arayışı ile sulandırılması, yasa uygulayıcısının keyfi davranışından başka biçimde izah edilemez. Meslektaşlarımızın ara kararlarını oturarak dinlemeleri, “saygı/saygısızlık” kavramı içinde değerlendirilecek bir husus değildir. Yargıya ve yargıca karşı son derece saygılı olan ve kendisini yargının “kurucu unsuru” olarak tanımlayan savunmanın,böyle bir amacı olamaz. Tam tersine, yargının egemenliğin kullanılmasındaki “unsurlardan” birisi olarak Türk Milleti adına karar vermekte olması, başlı başına saygınlığı gereksindiren bir sonuçtur. Unutulmamalıdır ki, meslek kurallarımız saygının da karşılıklı olması koşulunu aramaktadır” ifadelerini kullandı.
Gaziantep’te bir avukatın öldürülmesi konusuna da değinen Ağdağ, daha sonra şunları söyledi:
” Gaziantep Barosu Avukatlarından değerli meslektaşımız İsmail Akkaya’nın ofisinde uğradığı silahlı saldırı sonucunda yaşamını yitirmiştir. Cinayetin sebebi konusunda henüz yeterli bilgi bulunmamakla birlikte, biran önce olayın aydınlatılmasının olağanüstü önemli olduğu kanısındayız. Meslektaşımızın, mesleği ile ilgili bir nedenle saldırıya uğramış olması ihtimali, meslektaşları ve onun örgütlü gücü olarak Baroları yakından ilgilendirmektedir.Malatya Barosu olarak olayın aydınlanması konusunda yakın takip içerisinde olacağız. Meslektaşımızın kaybından duyduğumuz üzüntüyü bütün avukatlar ile paylaşırken, kendisine Allah'tan rahmet; kederli ailesine ve Gaziantep Barosu’na başsağlığı ve sabır diliyoruz.”