Malatya İnönü Üniversitesi, "Akademiden Hayata Yansımalar Seminerleri" kapsamında gerçekleştirilen “Gıda Aldatmaları” konulu çevrimiçi seminere Gıda Mühendisi Ebru Akdağ konuşmacı olarak katıldı.
Çevrimiçi seminerde konuşan Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, insanın hiçbir şekilde kendi kendine balın gerçek olup olmadığını anlayamayacağını belirtip, “Bal, taklit edilmesi en kolay, gerçekliğinin anlaşılması ise en zor olan gıdalardan biridir. Balın gerçekliği ancak özel laboratuvarlar tarafından gerçekleştirilen analizlerle öğrenilebilir” dedi.
Seminerde, İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Durmaz’ın sorularını cevaplayan Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, gıdalar hakkında doğru bilinen yanlışlar, yanlış bilinen doğrular, gıda aldatmaları ve uydurmaları ile gıda kontrollerinin doğru yapılıp yapılmadığı konuları hakkında bilgi verdi. İşlenmiş gıdalarla ilgili konuşan Ebru Akdağ, doğal ve işlenmiş gıdalar arasındaki farkları açıkladı ve işlenmiş gıdanın doğal olmadığına yönelik algının bırakılması gerektiğini belirtti. Akdağ, gıda endüstrisinde yapılan işlemlerin vatandaşların evlerinde yaptığı işlemlerden farklı bir yanının olmadığını iddia etti. Akdağ, fabrikalarda üretilen gıdaların gıda endüstrisi çerçevesinde çok daha gelişmiş teknolojilerle ve çok daha hijyenik ortamlarda üretildiğini dile getirdi.
“Balın gerçekliği ancak özel laboratuvarlar tarafından gerçekleştirilen analizlerle öğrenilebilir”
Ebru Akdağ, gıda alanındaki yaygın aldatmalara örnekler vererek, “Çok yaygın aldatmalardan biri örneğin balın gerçek olup olmadığının nasıl anlaşılacağıdır. Bu konuda su ile yapılan deneyler, yakma, tatma ve akışkanlığına bakma gibi birçok yöntem vardır. Ama insan hiçbir şekilde kendi kendine balın gerçek olup olmadığını anlayamaz. Bal, taklit edilmesi en kolay, gerçekliğinin anlaşılması ise en zor olan gıdalardan biridir. Balın gerçekliği ancak özel laboratuvarlar tarafından gerçekleştirilen analizlerle öğrenilebilir. Bunun için bilindik firmalara güvenmek, analiz sonuçlarına dikkat etmek lazım” ifadelerini kullandı.
Akdağ, "Bir diğer uydurmanın da ‘doymuş yağ katı yağdır, doymamış yağ sıvı yağdır’ düşüncesidir. Öncelikle her yağın içinde doymuş yağ vardır ve zeytinyağının 100 gramında 14 gram doymuş yağ, margarin dediğimiz katı yağda yüzde 14 ve yüzde 30’lara kadar çıkabilen oranlarda doymuş yağ bulunur. Diğer bir uydurma da yoğurt ile alakalıdır. Endüstriyel yoğurdun raf ömrü uzun olduğu için içinde koruyucu ve katkı maddesi olduğu düşünülüyor. Ancak gelişen teknoloji ile birlikte artık yoğurt üretiminde tembel mayalar kullanılıyor. Bunların da en iyi şekilde performansı ayarlanıyor ve buna göre steril ortamda paketlendikten sonra o yoğurdun raf ömrü daha uzun oluyor. Yine ünlü uydurmalardan bir tanesi de dondurulmuş ürünler. Genellikle pahalı olduğu düşünülür bu ürünlerin ancak kullanılan ürünün gramajlarına bakıldığında diğer ürünlere göre daha uygun fiyatlı olduğu anlaşılabilir. Ya da besin değerleri açısından bilinen bir yanlış yaklaşım var. Meyve ve sebzelerin dondurulduğu için besin değerinin olmadığı ya da çok az olduğu düşünülüyor. Aslında dondurulmuş meyve ve sebzelerin besin değeri manavdan aldığınız meyve ve sebzelere oranla çoğu durumda çok daha yüksek çıkar. Çünkü 8 günlük bir süreçten sonra manav ve marketlere ulaşan sebze ve meyveler dondurulacakları zaman 8 saat içinde anında temizlenir, şoklanır ve paketlenir. Böylece dondurulmuş gıdaların manavdaki meyve sebzelere göre besin değerleri daha yüksektir” şeklinde konuştu.
Gıda endüstrisinde üretilen gıdaların denetimine de dikkat çeken Akdağ, resmi denetimlerin ve kontrollerin çok önemli olduğunu belirtti. Ayrıca tüketicilerin de bilinçli olması gerektiğini ifade eden Akdağ, gıda ürünleri alırken etiket okumanın çok önemli olduğunu vurguladı.