Malatya'da fotoğraf çekmeye dayısının İngiltere'den getirerek hediye ettiği fotoğraf makinesi ile başlayan doğa fotoğrafçısı Salih Kayhan, 30 yıldır fotoğraf tutkusundan vazgeçemiyor.
Malatya’da yaşayan 55 yaşındaki memur emeklisi, doğa fotoğrafçısı Salih Kayhan’ın fotoğraf tutkusu 1981 yılında dayısının İngiltere’den getirdiği fotoğraf makinesiyle başladı. Hediye fotoğraf makinesiyle ilk olarak ailesinin fotoğraflarını çekmeye başlayan Kayhan, bir süre sonra kendisini doğa fotoğrafçısı olarak buldu. Doğada yaşayan canlıları fotoğraflayan Kayhan, 151 tür kelebeği de fotoğraflamayı başardı. Hissedilen hava sıcaklıklarının 40 dereceyi bulmasıysa Kayhan’ı fotoğraf tutkusundan vazgeçiremiyor.
"Dayım İngiltere'den bana fotoğraf makinesi aldı"
Dayısının yurtdışından getirdiği fotoğraf makinesi ile hayatının değiştiğini ifade eden Salih Kayhan, “İlk makineyi dayım hediye etti. Yurt dışından gelmişti. O benim ilk makinem benim hayatımı değiştirdi diyebilirim. Çünkü başkasının fotoğrafını çektiğini görmekle kendi çektiğiniz farklı bir olay. 1981 yılında o makineyle başladık. 1980’den beri aile ile çekime başladık. Bir yere gidince pikniğe falan ya da bizde meşhur pestiller vardır. Köpük pestili, dut pestili onların yapılışını belgesel tarzında seri halinde aşama aşama çekerekten belli bir şeyler ürettik. Arşiv oluşturduk. Daha sonra profesyonel makine elimize geçtikçe doğaya ve yaşama ağırlık verdim” şeklinde konuştu.
"Şu ana kadar 151 tür kelebek fotoğraflamayı başardım"
Sergilere katıldığını ve şu ana kadar 151 tür kelebek fotoğraflamayı başardığını belirten Kayhan “Sergilere katıldım. Şu anda buraya kelebek çekimine geldim. Ama su olmadığı için kelebek çeşidi azalmış. Burada bir iki ender türler vardı arkadaş söyledi. Onlar burada çekmiş ama maalesef ben rastlayamadım. Şu ana kadar 151 tür kelebek çektim. Ben çekirgeyi de çekiyorum, yusufçuk da çekiyorum, güveyi de çekiyorum. B en de onların da arşivi var” dedi.
“Hava sıcak ama tutku olduğu için vazgeçemiyoruz”
Fotoğraf çekebilmek için 30 kilometreyi bulan mesafeyi yürüdüğünü belirten Kayhan, “En kısa yürüdüğümüz 10 km yakın oluyor. En uzun 30 km geçen yıl yürüdüm. Kamp yaparak, pınar başlarında üç gece kalarak. Beydağ’ını aştım 5-6 kez o nedenle 30 km geçmiştir diye düşünüyorum. Zorluğu, şu anda omzumu sakatladım. Ağırlık taşımaktan çünkü üç günlük yiyecek, kamp malzemesi fotoğraf makinesi takımı baya zor oluyor. Ama gülü seven dikenine katlanır derler. Bizdeki de o hesap. Gülü sevdiğimiz için doğayı sevdiğimiz için bu zorluğa da katlanıyoruz. Hava sıcak ama tutku olduğu için vazgeçemiyoruz. Belli saatlerde de bazen erken çıkamıyoruz. O nedenle de sıcak havalarda zor olmuyor alıştım öyle diyeyim” diye konuştu.