Malatya’nın altın meyvesi olarak kent ekonomisine ciddi katkı sunan kayısının kendisinin yanı sıra çekirdeği de bir o kadar değerli. Yıllardır acı kayısı çekirdeği üzerinde çalışmalar yürüten Doç. Dr. Yunus Önal, birçok ülkede acı kayısı çekirdeğinden elde edilen ‘Amigdalin’ maddesinin sağlık alanında kullanıldığını ancak Türkiye’de bu konunun halen yeteri düzeyde olmadığını söyledi.
Dünya kuru kayısı ihracatında önemli bir pastaya sahip Malatya’da, kayısının yanı sıra çekirdeği de önemli bir gelir kapısı durumunda. Kuruyemiş olarak iç ve dış piyasada rağbet gören kayısı çekirdeğinin özellikle sağlık alanında takviye edici gıda olarak kullanıldığına yönelik birçok bilimsel çalışma mevcut.
Malatya’da İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümünden Doç. Dr. Yunus Önal’da yaklaşık 30 yıldır bilimsel çalışmalar ile acı kayısı çekirdeği üzerinde önemli buluşlara imza attı. Bu konuda birçok doktora çalışması yürüten Önal, son olarak cep telefonlarından klima filtrelerine kadar 2 bin farklı alanda kullanılan aktif karbonun kayısı çekirdeği kabuğundan üretilmesi üzerinde de çalışmaları yürütüyor.
Dünyada kayısının üretilmediği yerin olmadığını ifade eden Önal, bütün iklimlerde yetişen kayısının dünya genelinde 375 türünün yetiştiğini söyledi. Malatya’da yetişen ‘Hudayi’ türü kayısılarda yaptıkları araştırmalarda tespit ettikleri selenyumun saç dökülmesinde oldukça etkili olduğunu gördüklerini belirten Önal, bunun yanı sıra özellikle kozmetik alanında kullanılan kayısı çekirdeği yağının da altın değerinde olduğunu ifade etti.
Uzak Doğu’da kayısı çekirdeği yağının yemeklerde kullanıldığına da dikkat çeken Önal, kayısının bir bütün olarak sağlıktan gıdaya birçok farklı kullanım alanlarının bulunduğunu söyledi. Acı kayısı çekirdeğinden elde edilen Amigdalin maddesinin dünyadaki kullanım oranının arttığını dile getiren Önal, “Şu anda Avrupa’da, Çin’de AB’de bu malzeme ilaç dairesinin onayı ile satılıyor. ABD’de şuanda internete bu ürünü alıp kullanabilirsiniz gıda takviyesi olarak. Birçok ülkede de kanser tedavisi de ek takviye olarak kullanılması yönünde ruhsat alanlar var.” dedi.
Acı kayısı çekirdeğinin zehirli olduğu yönünde bazı bilimsel açıklamaları da eleştiren Önal, “Şu önemli tabide zehirli etkisi var ama şu önemli. Vücut ağırlığı başına 3,5 miligram alındığında zehirli ama bir insan ağırlığının 70 kilogram olarak düşünüldüğünde yaklaşık 400 gramı zehirli doza dönüşüyor. Dolayısıyla acı kayısı çekirdeğini günde 10 tane yediğimizde bunun hiçbir yan etkisi olmayacaktır. Örneğin Meksika’da ve güneydeki birçok ülkede bu madde insanların kullanıma hazır olarak satılıyor iken Türkiye’de maalesef bu yasak. Bunu tabi birçok bilim insanı ‘Bu zehirdir, kullanılamaz’ diyorlar ama dünyada kanser tedavisi için acı kayısı çekirdeğini kullanıyorsa ülkemizde de bunun biran önce gıda takviyesi olarak satışa sunulması gerekiyor. Bu konuda Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut’un çalışmaları var ama maalesef istenilen düzeyde değil. Dünya bunu sağlık açısından kullanıyorsa, bizim ülkede kullanılmıyorsa bunu biran önce sağlam zemine oturtmamız lazım. Kaldı ki bu konuda bilimsel çalışmalar var dünyada da var bizde yapıyoruz. Bu açıdan baktığımız zaman acı kayısı çekirdeğinden elde edilen ‘Amigdalin’ maddesinin insanların kullanımına sunulması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.