AK Parti Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, “Muhalefetin 1 Mayıs olaylarında, Gezi olaylarında, sanki terör örgütlerinin, marjinal bir takım grupların önlerinde diz çöküp, onlardan medet uman bir acziyet içerisine düştüklerini gördük” dedi.
Milletvekili Şahin, gündeme ilişkin yaptığı değerlendirmede, “30 Mart seçimini geride bıraktık. Artık herkesin kendi işine dönmesini vaktinin geldiğini biliyoruz. Malatya’ya geldiğimizde belediye başkanlarımızı ziyaret ettik. Yeni seçilen arkadaşlarımızı hem motive etmek, hem de onlarla yapılacak olan önümüzdeki 5 yılın çalışma takvimi içerisinde hangi adımların öncelikli olarak atılması noktasında ziyaretlerimizi istişare kapsamlı olarak gerçekleştiriyoruz. Özellikle Malatya'mızda 30 Mart’ta yapılan seçimin Türkiye’ye örnek bir seçim sonucu olması hasebiyle tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz ve esnaf ziyaretlerimizi de yapıyoruz. Seçimlerde kazanan yeni Türkiye'nin mimarları olmuştur, demokrasimiz olmuştur, milletimiz olmuştur. Ama diğer taraftan baktığımız zaman muhalefetin de burada bir ders çıkartması gerekirken, ama maalesef bugüne kadar bir mağduriyet psikolojisi içerisinde, bunun vermiş olduğu bir yıkımla, bir mağduriyet edebiyatı yaptıklarına şahit olduk. Özellikle seçimlerin hemen öncesinde ve akabinde kendi hezimetlerini gören muhalefet, cumhurbaşkanlığı seçimlerini sıcağı sıcağına gündemimize soktular. 10 Ağustos tarihinden öncesinden bunun çok daha erkenden tartışılmasını yerel seçimlerin muhasebesini yapma açısından hayırlı sonuçlar getirmeyeceği kanaatindeydim. Özellikle seçimler mutlaka siyasi partilerin halkın hekimliğine başvurmuş olduğu demokratik kurallar içerisindeki bu sistemimizin bizlere 5 yılda bir getirmiş olduğu vatandaşlık görevimizin ve onların bu bilinçle almış oldukları her oyda siyasi partilerin alacakları dersler var. Biz parti olarak yetkili kurullarımızda genel başkanımızdan en alt birimimize kadar, köy temsilcilerimize kadar bunların kritiklerini yaptık ve bunlarla ilgili olarak önümüzdeki seçimin muhasebesini yapma gayreti içerisinde iken, ama maalesef diğer partilere baktığımızda bu tür çalışmaların olmadığını görmekteyiz” dedi.
Şahin, Turgut Özal’ın siyaset sahnesinden çekilmesinin ardından 1990’lı yıllardan itibaren 2002 yılına kadar inşa edilen eski Türkiye’de rejimin ve muhalefetin iflas ettiğini belirterek, “Türkiye’de sorunlara çözüm üretemeyen siyasilerimiz 1990 ile 2002 yılları arasında ülkemize bedeli çok ağır olan bir bedel ödetmişlerdir. 2002 yılından itibaren de Sayın Başbakanımız siyasi duruşu ile sosyal devlet anlayışı ile Türkiye’de gasp edilen hakların tekrar iade edilmesi ile her geçen gün kangrene dönüşen sorunların üzerine cesaretle gidip, onlara neşter vurması eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki farkı ortaya koymaya başladı. Özellikle biz 2002 yılından 2014 yılına kadar gelmiş olduğumuz sürede Ermeni sorunu noktasında herkes susuyordu, Kıbrıs politikası iflas etmişti, Ortadoğu politikamız iflas etmişti, enflasyonla ilgili yüzde 70’lerde olan trendi yüzde 10’ların altına çeken ciddi bir çalışmamız oldu, ihracatta trendimiz 25 milyar dolarlardan 250 milyar dolarlara yükselmesi, istihdam noktasında yüzde 15-20’lerde olan işsizlik oranlarımızın aşağıya çekilmesi, yani Türkiye’de her şey eskisi değil” diye konuştu.
Şahin, şöyle devam etti: “Asıl şuan da masaya yatırılması gereken şey, ne Cumhurbaşkanlığı seçimi, ne de iktidarla alakalı icraatlardır. Çünkü vatandaşımız artık şunu gördü ki, 30 Mart seçimi gerçekten bir referandum niteliğindeydi ve eski Türkiye ile yeni Türkiye’nin mukayesesi niteliğinde vatandaşlarımızın hakemliğine başvurmuş olduğumuz bu seçimlerde vatandaşlarımız yüzde 45.5 ile Malatya’da ise yüzde 62’lik bir rakamla yapılan politikalara memnuniyetlerini ifade edecek bir sonucu karşımıza çıkarmış oldular. Ama burada asıl sıkıntı şuanda muhalefetin bunca seçimlere rağmen, 8 seçimden bu tarafa bir türlü kendilerini yenileyememiş olmaları ve kemikleşmiş olan o oylarını bir türlü yukarı çekemeyişlerindeki sıkıntıdır. Muhalefet dediğimiz şey, bugüne kadar siz vatandaşımızın desteğine nail olamamışsanız, ne yapmanız gerekir? O zaman muhalefetin yapmış olduğu icraatlarda halkın kabul görmüş olduklarını destekleyip, halkın nezdinde halkın lehine olmayacağını tahmin ettiklerinizi de fren görevi yapmanız gerekir veya alternatif birtakım tavsiyeler noktasında çabaların olması gerekirken, maalesef bunlara baktığımız zaman 1 Mayıs olaylarında, Gezi olaylarında muhalefet sanki terör örgütlerinin, marjinal bir takım grupların önlerinde diz çöküp, onlardan medet uman bir acziyet içerisine düştüklerini gördük. Seçim bildirgelerinizde milletvekili dokunulmazlık zırhının kaldırılması noktasında bir irade ortaya korken, ama bugün polisin ve güvenlik görevlilerinin karşısında dokunulmazlık zırhının kendileri acısında bir zırh olarak, sığınılacak bir liman olarak görüp ve polisimize tokat atacak kadar aşağılık bir takım küfürler savuracak kadar seviyeleri düşürmeleri gerçekten halk nezdinde hiç kabul görmüyor. Eğer bugün seçim olsa, bu muhalefetin almış olduğu oyların çok daha aşağılara düşeceğini bilmekteyiz. 1 Mayıs'ı 2008 yılından beri bayram olarak kutlatanın AK Parti olduğunu unutuyorlar. Mecliste muhalefetin seviyesi haddinden fazla çukura düşmüşler, yani sıfır değil, çukura kadar düşmüşler. Vatandaşlarımız kim ülkeye hizmet ediyor, kim ülkeye ihanet ediyor, kim ülkenin önünü kesmeye çalışıyor, bunları çok iyi izlemekteler. Ben Malatya’ya hizmet eden, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Gerçekten hizmet ve hizmet için siyaset üretmemiz gerekiyor.”