Okullarla ilgili hazırlanan raporda; öğretmen, öğrenci ve velinin durumunun pek de iç açıcı olmadığı ortaya çıktı.
Malatya İl Genel Meclisi Şubat toplantıları çerçevesinde, komisyonun hazırladığı öğretmen, öğrenci ve velinin durumlarıyla ilgili hazırlanan rapor tartışıldı. Meclis üyeleri raporla ilgili görüşlerini dile getirdi.
İl Özel İdaresi Salonu’nda Naci Şavata’nın başkanlığında düzenlenen İl Genel Meclisi toplantısında, Eğitim-Kültür ve Sosyal Hizmetler Komisyonu’nda görüşülüp rapora bağlanan öğretmenlerin okuldaki asayiş ve disiplin sıkıntılarının sebepleri ve çözüm önerileri ile ilgili rapor okunup karara bağlandı.
İl Genel Meclis üyesi Osman Cemali Marasalı’nın Meclis Divanı’na sunmuş olduğu sözlü önergede; görev yapan öğretmenlerin okuldaki asayiş ve disiplin ile ilgili sıkıntılarının sebepleri ve çözüm önerileri hakkında araştırma yapılarak meclise bilgi sunulması belirtildi.
Eğitim-Kültür ve Sosyal Hizmetler Komisyonu’nun raporu şöyle okuldu:
“Eğitim-Kültür ve Sosyal Hizmetler Komisyonu olarak çok sayıda okula yaptığımız ziyaretlerde idareci ve öğretmenlerle yapılan görüşmelerde öğrencilerin davranış bozukluğunun ortaokul 7-8 den başlayarak artan bir şekilde lise ve dengi okullarda fazlalaştığı görülmektedir. Bu davranış bozukluklarının çevre mahallelerde ve endüstri meslek liselerinde daha fazla olduğu aynı zamanda bu davranış bozukluklarının okul eşyasına zarar verme, madde alışkanlıkları, öğretmene hakaret, dersi dinlememe, ders anlatılırken başka şeylerle uğraşma, yazılı kağıtlarını boş verme, yazılı sonuçlarında kendi başarısızlıkları öğretmene mal etme, öğretmene sözlü hakaret, tehdit, fiziki saldırıda bulunma, öğretmeni dışarıda takip etme ve hatta darp etme, küfür etmek gibi ileri seviyeye çıktığı görülmektedir.
Öğrencinin başarısızlığın bütün sebebini öğretmen olarak gören velinin okula gelerek öğretmene fiili saldırıda bulunduğu çoğu kez görülmektedir. Özellikle başarısız öğrencilerinin kendi başarısızlığının faturası veli ve öğrenci tarafından öğretmene kesilmektedir. Saygısızlık ise öğrencilerin büyük çoğunluğu tarafından medeniyet ve özgürlük adı altında yapılmaktadır. Öğrenci öğretmeni gördüğü halde sigarasını içmektedir veya yerinden kalkmamaktadır.
Selam verme tokalaşma gibi değerlerimiz tamamen erozyona uğramaktadır. Bunların hepsi bireyin daha özgürce yaşaması adına yapılmaktadır.
Örneğin; öğretmen öğrenciyi derse katılımı için kaldırıp soru soruyor, öğrenci canının istemediğini söylüyor ve öğretmeni tersliyor. Bu olayı da velisine öğretmen beni sınıfta rencide etti, diyerek anlatıyor. Velinin yaptığı ilk şey ise öğretmeni sorguya çekmek oluyor.
Veli çoğunlukla çocuğu ile ilgilenmemektedir. Fakat çocuğun başarısız olduğunu ya da çocuğu için yapılan eğitici bir ikazı bile büyüterek okullara gelip öğretmene saygısızlık hatta hakaret edebilmektedir. Ve bu yaptığını dışarıda bir kahramanlık gibi anlatabilmektedir.
Veli okul müdürüne milli eğitim müdürüne veya Vali ye veya Alo 147’ye şikâyet ettiğinde müfettiş hemen tahkikat yapıyor. Öğretmen rencide ediliyor. Öğretmen haklı çıksa dahi veli ve öğrencinin yaptığı şikâyet kendine kalıyor.
Öğrenci ve velinin bütün bu anlattıklarımızı yapmaya hakları vardır. Fakat öğretmenin yasal hiçbir hakları yoktur. Savunmaları da yoktur. Bunun için öğretmenleri koruyan yasal hakların olması zorunludur. Eğer yasal hakları olmazsa öğretmene haklı haksız saldırılar devam edilecektir.
Rehber öğretmenlerimize davranış bozukluğu gösteren öğrencilerin bu davranışların sebebi olarak veliyi göstermektedirler.
Veli profilini şu şekilde sıralıyor.
Baskıcı Veli: Bu velilerin çocukları ürkek, korkak ve kendine güvensizdirler. Derse parmak bile kaldırmazlar.
Tavizkar Veli: Bu velilerin çocukları doyumsuz, mutsuz, huzursuz ve hırçın saldırgan çocuklardır.
İlgisiz Veli: Böyle velilerin çocukları kendini değersiz hisseder, özgüvenleri yoktur. Hırçın ve saldırganlardır.
Yetkin Veli: Çocuklarını düşünebilen sorumluluk alabilen bir birey olarak yetiştirirler ve çocuklar kendine yeten bağımsız kişiliğe sahip olurlar.
Öğretmenlerin basına sitemleri vardır;
Öğretmenden öğrenciye bir haksızlık varsa boy boy resimlerle haftalarca zalim vicdansız öğretmen olarak anlatılır. Öğrenci öğretmeni darp eder hatta öldürür. Bu olay ise ya hiç haber olmaz ya da bir günlük küçük bir haberle geçiştirilir. Bu da basının öğretmene verdiği değeri gösterir. Basının halkın sesi olduğunu düşünürsek milletinde öğretmene verdiği değeri anlayabiliriz. Peki, şu soruyu soralım: basın ve toplum tarafından baskı altına alınan öğretmenden başarı beklenebilir mi? denildi.”
Komisyonun değerlendirmesi ise şöyle:
“Yaşanan olayların çoğunu iyi yetiştirilmiş bir öğretmen tarafından önlenebilir kanaatindeyiz. Bu yüzden öğretmen yetiştiren kurumların programlarını gözden geçirmeleri gerekmektedir.
Velilerimiz de çocuklarımızı yetiştiren öğretmenlerimize saygısızlık yapmamalıdır. Çok basit meselelerle öğretmeni rencide etmemelidir. İnsanımız Peygamberimizin okuma yazma öğretme karşılığında esirleri bıraktığını unutmamalı, ilmin kapısı Hazreti Ali Efendimizin “ bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” Sözünün büyüklüğünü kavramalıdır. Öğretmenin atının nalından sıçrayan çamuru silmeyip saklayan bir ecdadın torunları olmaya layık bir şekilde öğretmene hürmet gösterilmelidir.
Veli eğitimi yapılmalıdır, bu eğitim okul idaresi ve rehber öğretmenler tarafından ayda bir okullarda okul aile kaynaşması adı altında olabilir. Sivil toplum kuruluşları konferans şeklinde verebilirler. Farikalar kendi işçi ve personeline bu konunun uzmanları getirilerek verilebilir. Yazılı basın bir köşesinde bir uzmanın kaleminden verebilir. Görsel basın ana baba çocuk yetiştirilmesi adı altında verebilir.
Anne baba çocuğuna bir öğretmen değil yaşam tarzı ile davranışlarıyla örnek olmalıdır.”