Tıp Kongresinde Yeni Pandemi Uyarısı

Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Malatya İnönü Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Yusuf Yakupoğulları, katıldığı 7. Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi’nde yaptığı konuşmada, gelecekte yeni pandemiler yaşanabileceğini belirterek, uyarılarda bulundu.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Bilimsel Araştırmalar Topluluğu (İNÜBAT) tarafından 7. Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi düzenlenerek, pandemi süreci ele alındı. İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen kongreye, Tıp Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Suat Tekin, Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Yıldız, İNÜBAT Başkanı Hilal Hazan Yıldırım, İNÜBAT Başkan Yardımcısı Zeynep Askerden, İNÜBAT Genel Sekreteri Gülben Polat, akademik personel ve öğrenciler katıldı.
Konferansa konuşmacı olarak Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Bayındır, Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Barış Otlu ve Prof. Dr. Yusuf Yakupoğulları katıldı.
Prof. Dr. Yaşar Bayındır, Covid-19 sürecinde sağlık çalışanlarının yaşadığı sıkıntılardan bahsederek, sağlık çalışanlarının pandemi sürecinde büyük bir emek ve gayret sarf ederek fedakar bir şekilde çok sayıda test oranlarıyla Malatya ve bölgeye çağdaş ileri bir teknoloji ile hizmet verdiklerini belirtti.
Prof. Dr. Barış Otlu, pandemi sürecinin tarihi hakkında bilgi vererek, “Pandemi süreci gerçekten zor bir süreçti hepimiz için. Laboratuvarda yaklaşık 800 bin test çalıştık. Salgın, çağlar boyunca imparatorlukları yok etmiştir. Büyük salgınlar insanlık tarihi boyunca var olmuştur ve var olmaya da devam edecektir. Salgınlar bir anda geliyor ve tüm insanları öldürüyor. Tarih boyunca bu bilinmeyen düşmanla mücadelede, özellikle Mezopotamya uygarlıkları, Sümerler, Asurlar, Babiller hastalığı canavar olarak çizmişler. Neyle mücadele ettiğini bilmiyorlar. Altıncı yüzyıldaki Taliesin yazıtlarında mikrop kast edilerek tufandan önce yaşamış, etsiz ve kansız, kemiksiz ve damarsız, kafasız ve bacaksız şeklinde anlatılmıştır. Çok güzel bir mikrop tanımı aslında. Bir şeyler insandan insana bulaşıyor, insanı öldürüyor ama görünmüyor. Ne daha yaşlıdır ne daha genç başlangıçta olduğundan. Bakın insanlığın bu döneminde mutlaka muallak bir düşmanla savaşmak oldukça zordu. O yüzden de birçok mitolojiye de sahne oldu. Dünyada bilinen tarihte iki önemli büyük salgın olmuş ve sonuncusunu da hep birlikte yaşadık: Covid-19. Ondan bir önceki 1918 İspanyol gribi, aslında bugünkü salgının ayak sesleriydi. O zaman da dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 5’i hayatını kaybetmiş. O zamanlar da hastaneler yetersiz kalmış, fabrikalar hastaneler haline getirilmiş, spor salonları da hastane haline getirilmişti. Bakın enfeksiyon hastalıklarından ölüm oranı azalırken birden İspanyol gribi dengeleri değiştirmiş. Buna İspanyol gribi denmesinin sebebi o zaman dünya, I. Dünya Savaşı’nı yaşıyor, dünyadaki ülkelerin çoğu savaşa katılmış durumdalar. Askerlerin motivasyonu düşmesin diye. Savaşa katılmayan sadece İspanya. Bu gazetelere haber veriliyor ve adı İspanyol gribi olarak kalıyor. O zamanki bir gazete haberi diyor ki, ‘eski soğuk algınlığının yeni ismi İspanya gribi” ifadelerini kullandı.

"Gelecekte yeni pandemiler yaşanabilir"
Prof. Dr. Yusuf Yakupoğulları ise salgın sürecinde yaşadıkları tecrübe ve deneyimlerden bahsederek, PCR testlerinin çok emek ve zaman alan testler olduğunu vurguladı. Salgın sürecinde günlük 200 PCR testi yaptıklarını ifade eden Yakupoğulları, şunları dile getirdi:
“PCR testleri çok emek ve zaman alan testler. Her yerde bu testleri yapamıyordunuz. Çünkü çok ciddi gereksinimleri olan bir alt yapı ihtiyacı vardı. Dolayısıyla PCR testleri üstüne gitmemiz ve bunu geliştirmemiz gerekiyordu. Salgın sürecinde deneyimli ve eğitimli birçok personelimiz ve donanımlı birçok laboratuvarlarımız vardı. 11 Mart tarihinde Türkiye’de ilk Covid vakası görüldü. Ondan 1 gün sonra da okullar kapatıldı ve 1 hafta içerisinde 65 yaş üstü kişilere sokağa çıkma yasağı getirildi. Eylül ayının ilk haftasında Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde PCR testleri yapılmaya başladı ve biz 10 Eylül 2020 tarihinde günde 5 bin test çalıştık. Yani daha önceden günde 200 test yapan laboratuvar yaklaşık 4-5 ay içerisinde günde 5 bin teste ulaşmış oldu. Bugün günümüzde Malatya’nın herhangi bir yerinde alınmış olan numune yaklaşık 5,5 saat içinde sonuçlanmış duruma gelebiliyor.”
Gelecekte yeni pandemiler yaşanabileceğini ifade eden Yakupoğulları, muhtemel etkenlere göre tanı ve tedavi süreçlerindeki zayıf noktaların tespit edilmesi gerektiğini ve eğitimli sağlık personelinin özellikle pandemi ve salgın süreçlerinde çok önemli olduğunu vurguladı.

Reklam

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.