Yazar-Senarist Ahmet Turgut, “Hz. Muhammed’i Kur’an-ı Kerim’den Okumak” konulu konferansta konuştu
Malatya İnönü Üniversitesi Niyazi Mısri Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Deniz Kitapevleri’nin organizesi ile Hoca Ahmet Yesevi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen ve Yazar-Senarist Ahmet Turgut'un konuşmacı olduğu konferansa öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Niyazi Mısri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Altunkaya, yaptığı açış konuşmasında, bölgesel ve küresel ölçekte insanlığın yeni bir savaşın içine çekildiğini, ideolojiler çağının ürünü devler, tıpkı Mevlânâ'nın piri Hakim-i Senâî ve Feridüddin-i Attar'ın betimlediği devler gibi, sürekli kurbanlar istediğini, verilmediği takdirde etrafı kırıp geçirerek zer u zora başvurduğunu belirterek, "Bu durum karşında sadece bilinçli olmanın yetmedigini yeni çağın şu ilk çeyreğindeki bölgesel gelişmeler göstermiş bulunuyor. Öyleyse Niyâzî-i Mısrî gibi kendi ikbali için değil, zincirler ve sürgünler pahasına milletin ikbali için birlik ve dirlik için yazılar yazmak, sözler söylemek, şiirler okumak gerekir. Tarihe, olaylara ve çağa tanıklık etmek adına, öncü milletimizin bütün efradını toparlayarak ağyarına söz ilka etmesi gerekiyor" dedi.
Daha sonra konferansını vermek üzere kürsüye davet edilen Yazar- Senarist Ahmet Turgut, "Resulullah, Kur'an ve insan ikiz kardeştir, demişti. Kur'an'a ikiz olan bir insandan bahsetti. Biz buna Hz. İnsan diyebiliriz. Kur'an'a ikiz olabilen ikiz insan modeli var. Hz. İnsanın en olgun, en kâmil hâli şüphesiz ki Resulullah'ın kendisidir. Resulullah'ın şuurunu ve ahlâkını kuşanabilen herkes Hz. İnsan olabilme adayıdır. Kur'an'da Hz. İnsana ikiz bahsine düşünmeye başlayınca, algı buradan yana şekillenince Rahman Suresini farklı gözlerle de okuma şansına sahip olabiliyoruz. Malum; Esmaü'l-Hüsna ile başlayan yegâne suredir. Rahman Kur'an'ı öğretti, talim etti. İnsanı yarattı, ona beyanı öğretti. İki talim arasında yaratılan insan anlayışı vardır. Metin beşeri metin olsaydı; önce insanın yaratıldığı, sonra Kur'an'ın ve beyanın talimine geçildiği söylenirdi. Beşeri bir tercih bunu isterdi. Ama ilahi üslûp bunu böyle yapmadı: Kur'an'ı talim etti, insanı yarattı ve beyanı öğretti. Yine iki talim arasında öncelikle Kur'an, sonra insan, tıpkı hadiste geldiği gibi. Vahyin anlattığı insan bilinmeden, Resulullah'ın aktardığı vahiy bilinmez. Resulullah'ı tanıyabilmemizin yolu Kur'an'dan geçmektedir. Bizlerin hep Esmaü'l-Hüsna kültürü vardır. Doğru veya yanlış, eksik ya da tam. Bizler hep Esmaü'l-Hüsna algısına sahibiz. Esmaü'l-Hüsna algımızı temellendiren, belli bir ilkeye çıkartan, taşıyan kişi Muhyiddin-i Arabî hazretleridir. O, Esmaü'l-Hüsna algımızı şekillendirdi. Bu şekillendirme İbnü'l-Arabî'nin işi değildir ya da o, bu işin mucidi değildir, muhbiridir. Evvelce yapılmış olan çalışmaları bir şuur altında toplamıştır. Evvelce tüm çalışmalar tespih tanesiyken, İbnü'l-Arabi hazretleri tüm bu tespih tanelerini aynı ipe dizmiştir. Bir yerine de imamesini yerleştirmiştir. O imameye de insan-ı kâmil demiştir" ifadelerini kullandı.
Kur'an-ı Kerim'in temelde hep insandan bahsettiğini vurgulayan Ahmet Turgut, Resulullah'ın ahlâkından söz etti.
Konferansın sonunda öğrencilerden gelen soruları cevaplayan Ahmet Turgut'a Rektör Danışmanı Doç. Dr. Cafer Mum tarafından hediye takdim edildi.