Yeni tip korona virüsün (Covid-19) tanısı için Türkiye’de birçok yerli tanı kiti geliştirildi. Ancak İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Yıldız’ın geliştirdiği ELISA testi sayesinde virüs ve antikor düzeyi kısa sürede belirlenebilecek.
Çin’in Wuhan kentinde geçtiğimiz Aralık ayında ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyada etkisini gösteren yeni tip korona (Covid-19) virüsü ile mücadele sürerken, birçok ülkede tanı kiti geliştirilmesi adına çalışmalar yaptı. Türkiye’de de şuanda en yaygın olarak boğazdan alınan sürüntü örneği ile yapılan PCR testiyle vakalar inceleniyor.
Bu süreçte tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de test süresinin kısaltılması ve testin yaygınlaştırılması adına tanı kitleri geliştiriliyor. Malatya’da ise İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Yıldız ve ekibi tarafından geliştirilen test ile hem bu süre 75 dakikaya düşüyor hem de tüm hastanelerde uygulanabilir hale geliyor. Bu testler virusun ve antikorun düzeyi hakkında da bilgi veriyor.
60 günlük laboratuvar çalışması ile ortaya çıktı
Uzun süredir antijen-antikor ilişkisi üzerinde araştırmalar yapan ve test kitleri geliştiren Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Yıldız ve ekibi, Covid-19 virüsüne karşı ELISA testleri geliştirdi. Dr. Öğretim üyesi Cihat Uçar ve Araştırma Görevlisi Faruk Dişli ile birlikte yaklaşık 60 günlük bir laboratuvar çalışması sonucu geliştirdikleri yerli tanı kitleri ile birlikte çok kısa sürede virüs proteinlerini ve virüse karşı gelişen antikorları belirleyen testler geliştirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Sedat Yıldız, “Her iki test de esasen PCR ya da çubuk testler gibi yalnızca "var ya da yok" gibi bir cevap vermiyor, aynı zamanda "varsa ne kadar var" sorusuna da cevap veriyor. Özellikle antikor için bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü antikor düzeyi hastalığa tekrar yakalanıp yakalanmayacağı ile ilgili önemli bir bilgi sağlayabilir. O yüzden antikor düzeyini belirlersek bu da bize stratejik açıdan bazı faydalar sağlayabilecektir” dedi.
Bu test yöntemi ile virüsün düzeyinin belirlenmesi adına da önemli sonuçlar aldıklarını ifade eden Yıldız, boğazdan alınan sürüntü örneğini bin kat sulandırdığımızda dahi virüsü tespit edebildiklerini söyledi. Bu konuda yapacakları iyileştirmeler ve geçerlilik çalışmaları ile bu testi tüm laboratuvarlarda uygulanabilecek bir formata getirebileceklerini ifade eden Yıldız, “Bunlar tabi zaman alan süreçler. Çalışmalarımız bu yönde devam ediyor” ifadelerine yer verdi.
Kısa sürede virüsün ve antikorun varlığı belirlenebiliyor
Prof. Dr. Yıldız, “Bizim geliştirdiğimiz testler PCR cihazlarına bağlı değil. ELISA testinin yapıldığı tüm hastanelerde yapılabilecek testler. O yüzden çok sayıda kişiyi kısa sürede tarayarak virüsün veya antikorun varlığı ve düzeyi açısından değerlendirebiliriz” diye konuştu.
Virüse karşı hali hazırdaki erken tanı kitlerinin ‘var ya da yok’ tarzında yanıt verebildiğini kaydeden Yıldız, kendi ürettikleri testlerde ise "düzey" hakkında bilgilere erişilebileceği için hastalığın seyri ve takibi açısından da önemli veriler elde edilebileceğini kaydetti.
Tavşanlarda virüse karşı antikor üretmeyi hedeflediklerini de anlatan Yıldız, "Dört tavşanda antikor üretimiyle ilgili çalışma yaptık ve dördünde de bol miktarda antikor oluştu. Tavşanlarımız çok da sağlıklı” dedi.