Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihinde Alman Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasına sonradan dahil edilenlerden 2’si asker biri öğretim görevlisi 3 sanık tahliye edildi.
Malatya E Tipi Cezaevinde bulunan Eski İl Jandarma Komutanı Mehmet Ülger ve öğretim görevlisi Ruhi Abat ile Askeri Cezaevi'nde bulunan binbaşı Haydar Yeşil, yapılan işlemlerin ardından serbest bırakıldı.
Cezaevi çıkışında ailesiyle hasret gideren öğretim görevlisi Ruhi Abat, "Hayatınızın kumpaslarla, entrikalarla, sahtekarlıklarla çalınması; 4 yıl boyunca suçsuz günahsız bir insanın içeride yatması, gerçekten sindirilebilecek bir durum değil. İkincisi bugüne kadar bizleri yargılayan mahkemenin ne denli haksızlık ve hukuksuzluk yaptığını, şuandaki sayın mahkememiz adil, çalışkan, azimli ve gayretli çalışmalarıyla sonuçlandırmış bulunmaktadır" dedi.
"BİZ REZİL ETTİRİLDİK"
Abat, bir paçavraya rezil ettirildiklerini ileri sürerek, şunları söyledi: "Bizler ve burada yatan suçsuz, günahsız insanlar, ne Zirve cinayetinin sanıklarını tanıyor, ne bir iletişimi var, ne bir ilişkisi var; doğrudan ya da dolaylı hiçbir ilişkisi yok. Ama bizi içeriye atanlar, bugün bizim başımıza örmeye çalıştığı çorapları, başına geçirdiler. İnşallah Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu beladan, musibetten, kirden bir an önce kurtulur. Bu anlamda sayın Cumhurbaşkanımıza sonsuz teşekkür ediyorum. Sonuna kadar sayın Cumhurbaşkanımızın yanındayım. Desteklemeye devam edeceğim. Çünkü Türk tarihinde vatanını, milletini, kendi değerlerini seven insanların mahkum edilmeye çalışıldığı, itibarsızlaştırıldığı, mahkeme kontrolünde ve sayın Sabri Uzun'un dediği gibi 'Tanık Koruma Şube tamamen paralelcilerin elinde.' Şimdi bize bu tanıkların, bu sanıkların veya tanık koruma memurlarının kontrolünde uluslararası kamuoyuna açık olan bir mahkeme huzurunda bize küfrettirildi, itibarsızlaştırıldı. Bir tane paçavraya biz rezil ettirildik. Bunu hak edecek ne ben, ne diğer arkadaşlarım hiçbir şey yapmadık. Yapmamızda mümkün değil. Benim suçlandığım konu şu; "Amerikan askerleri, Irak'ın kuzeyinde Türk askerlerinin başına çuval geçirmiş' demişim. Ben, Amerikan conilerinin, Türk askerinin kafasına silah geçirmesinden zevk alacak kadar anası günahkar bir insan değilim. Aslında bizim yargılandığımız iddianame, bu iddianameyi hazırlayan ekibin iddianamesidir. Tersinden okunduğu zaman bu iddianamelerle kimlerin yargılanacağı, kimlerin yargılanması gerektiği o kadar açık, bariz ve net."
"BU DAVA, HİÇBİR ZAMAN CİNAYET DAVASI OLMADI"
Zirve Davası'nın hiçbir zaman cinayet davası olmadığını iddia eden Abat, "Biz içeriye girerken, 'Sözde AK Parti'ye darbe yapma suçlamasıyla' girdik. Sebebi, 1998 yılında benim yazmış olduğum 'Dinler Arası Diyalog' söyleminin tartışma noktaları. 1998 yılında yazmış olduğum bu makalemden dolayı ben AK Parti'yi yıkmakla suçlanıyorum. O tarihte AK Parti kurulmamış. Bu da yetmez. Biz, 'AK Parti'yi yıkma' ithamıyla hapse girdik, mütalaada 'komünist düşmanı' olarak ilan edildik. Girişimiz farklı, çıkışımız farklı. Biz komünist düşmanıysak, AK Parti'yi nasıl yıkalım? AK Parti'yi yıkacak isek, nasıl komünist düşmanı olalım?" diye konuştu.
"BİZ BU DAVANIN MAĞDURUYUZ"
Eski İl Jandarma Komutanı Mehmet Ülger ise, "Biz bu davanın mağduruyuz" dedi.
Hak arama mücadelelerini devam ettireceklerini kaydeden Ülger, "Burada yargılanan jandarma personelinden hiçbir tanesinin cinayetin asli failleriyle uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Bu doğrudan doğruya Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik, bizlere yönelik bir oyundur. Bununla ilgili olarak ayrıntılı olarak televizyon kanallarına çıkıp, tek tek anlatacağım. Ben, Türk Silahlı Kuvvetler personeliyim. Ancak televizyonlara çıkıp da, bu konuları anlatmaktan da zül duyan bir insanım. Her zamanda bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mensubu başka görevli olan birisinin anlatması gerekirken, maalesef ülkemizde Türk Silahlı Kuvvetleri de susturulmuştur. Biz bu davanın mağduruyuz. Hak arama mücadelemizi de yine aynı şekilde devam ettireceğiz" ifadelerini kullandı.
Askeri Cezaevi'nde bulunan binbaşı Haydar Yeşil'in güvenlik gerekçesiyle cezaevinden askeri araçla çıkarıldığı öğrenildi.
Duruşma, 18 Şubat'a ertelendi.