Aziz vatanın her karış toprağı şühedanın kanı ile yoğrulmuştur. Ne mutlu bu ülkenin Evlatlarına!
Karadeniz’in fırtınalı denizinden Doğu’nun en sarp dağına, Ege’nin buram buram yeşilinden Güney’in en yanık çehresine kadar bilir bu ağıtı.
Efeler Komutanı Güzel Şehidim Efkan’ım, abisinin ciğer paresi Üsteğmen Ozan’ım ve daha niceleri baş koydular bu yola.
Ruhları şad, makamları Âli olsun.
Değerli dostlar evvela mukaddesatımızı belirttikten sonra Terörsüz Türkiye sürecine yönelik iki kelâm da biz edelim istedim.
Memlekette terör adına bir kurşun daha sıkılmamasını kim istemez! İstemeyen varsa, ya bu işten rant elde ediyor ya da varlık sebebi o kurşunun barutuna bağlıdır.
50 yıldır ülkenin bağrına saplanmış bu hastalığın ciğerinden sökülüp atılması Aziz milletimizin elbette ki hayrınadır.
Ama bu ameliyat yapılırken bir cerrah titizliğinde hareket edilmesi ve birazdan sayacağım hususların dikkate değer bulunması kanaati acizanemdir.
Vatanın bölünmez bir bütün olduğu, üniter yapının korunması gerektiği akıllara mıh gibi işlenmelidir. Zira Anayasamızın temel ilkelerine sadakat, milletimizin ortak arzusu ve değişmez iradesidir.
Hukuk devleti ilkesi en çok da bu zamanlarda işletilmelidir. Daha evvel denenen çözüm sürecini tahayyül edersek, çadır mahkemeleri gibi tiyatro sahnelerinin devamı aziz milletimizin gönlünü kıracaktır.
Atılan her adım, toplumun hassasiyetlerini ve vicdanını temsil ederek ve en önemlisi de idrak ederek atılmalıdır.
Bin yııllık geleneğe sahip olan Devletin vakuru korunmalı, akl-i selim ve kalb-i selim ön plana çıkmalı, taassuptan kaçınılmalıdır.
Yaşanmakta olan süreç de milliyetçilik, islamcılık ve diğer tüm argümanların kullanılması ve naralarının atılıyor olması normal bir durumdur. Ama bize düşen sahtelikten uzak yaklaşımlardır. Zira sahtelik hemen her konuda toplumun önemli bir hastalığı haline gelmiş. Milliyetçilerimiz sahte, islamcılarımız sahte, o sahte, bu sahte…
Neden mi?
Çünkü yüzümüz saltanata dönük, sırtımız ise maneviyata.
Hal böyle olunca bahsi geçen tüm kavramların ana maksadı saltanatın devamı. Sahte maneviyat, saltanatın devamı için sadece bir araç. Yok mudur bu kavramların asıllarını ve özünü yaşatanlar? Tabiki vardır, Selam olsun o mukaddes kelimelere hayat verenlere!
Sahtelikten uzak, değerlerine sahip çıkan ve yaşatan, ezcümle sırtı değil yüzü maneviyata dönük olarak atılan adımlar muvaffak olur. Aksi halde saltanat hülyaları kurulmaya devam edilir.
Hz. Ali Efendimiz ‘’Hikmet kuyuları açın’’ diye buyurur.
İlim ve Hikmet’ in ışığından ayrılmadan, akl-i ve kalb-i selim ile yürütülen her süreç sonunda amacına ulaşır ve netice de Devletimizin ve milletimizin hayrına olur düşüncesi ve temennisindeyim.
Vesselam.
