Yaparlar ve asla pişman olmazlar!
- Telegram
Dünya öyle bir döneme girdi ki...
Üstünkörü bilgi ve peşin yargılarınızı bir yana bırakın.
Hele göze hoş gelen diplomatik manevralara daha dikkatli bakmalı! Çünkü o hoşluk çoğu zaman pek nahoş mesajlar saklıyor.
Bilmiyorum, Obama'nın Hiroşima ziyaretini izlediniz mi?
ABD Başkanı tören yerine çelenk bıraktıktan sonra mikrofonların önüne geçti ve şöyle dedi: "Buraya, şehrin tam ortasındaki bu yere, bombanın düştüğü o anı bir daha hissedelim diye geldim."
Özür dilemedi Obama.
Pişman değildi.
Japonya'ya gitmeden önce "savaşta böyle şeyler olur" kıvamında konuşmalar yapmıştı; oradayken de yapılanın korkunçluğuna dair dişe dokunur iki laf etmedi.
Sadece 6 Ağustos 1945'te saat 8.15'te şehrin üzerinde patlatılan atom bombasıyla yok olan yüz binden fazla insan için üzüldüğünü belirtmekle yetindi.
Peki söyleyin bana...
Bombanın düştüğü o an tasavvur edilebilir bir şey midir? Geçiniz!
İmkânsız bir şey bu!
Fakat töreni canlı yayında izleyenler bir şeyi net olarak "hissettiler" tabii: Bombayı patlatan ülkenin müthiş iktidar egzersizini...
Sanırım Japonya Başbakanı Şinzo Abe de bu tatsız duyguyu iliklerine kadar yaşamıştır. Belki yüzündeki buruşmuş ifade bundandı.
Modern insanın teknolojiyle ilişkisi hakkındaki fikirleriyle çok sarsıcı bir düşünür olan ama Frankfurt ekolünden öteki arkadaşları kadar tanınmayan Günther Anders (1902-1992) geliyor aklıma...
Anders, Hiroşima'ya atılan bombayı "insanın Promete yanılgısının dehşet verici sonucu" olarak görüyordu. Alman toplama kampları gerçeğinden bile daha dehşet vericiydi. Çünkü bambaşka bir "başlangıç"a işaret ediyordu.
Neden mi?
Çünkü Auschwitz'deki onca kötülük yine de kurbanlarla zalimler arasındaki fiziksel ilişki içinde yürütülmüştü. Sıradanlık, kariyerizm, şüphecilik ve sadizm iç içeydi.
Oysa Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombaları bir düğmenin ucundaydı. Basit bir karar birkaç saniye içinde yüz binlerce insanı yok edivermişti.
Bir savaşla veya soykırımla kıyaslandığında çok daha farklıydı. İnsan eliyle ve serinkanlılıkla gerçekleştirilmiş bir "kıyamet"ti Hiroşima!
Ne tuhaf!
Şimdi Amerikan medyası 1940'ların sonu, 50'lerin başlarına ait defterleri açıyor.
Neler öğrenmiyoruz ki!
Mesela sıradan Amerikalılar uzun yıllar Hiroşima'dan üç gün sonra Nagasaki'ye de atom bombası atıldığından habersiz kalmışlar.
Ah, bir de şu var tabii...
Japonya bombalar atılmadan önce, yani temmuz ayında teslim olma isteğini müttefiklere bildirmiş fakat ilgi görmemişti.