Meclis'in bir günü
- Telegram
Meclis’in bir günü
29 Mayıs 2016 Pazar, 01:34:37 Güncelleme:08:39:43Muharrem Sarıkaya
[email protected]Oylaması bugün yapılacak hükümet programının güvenoyu görüşmesi öncesi Meclis sakin...
CHP yönetiminin büyük bölümü, lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ordu gezisinden dönüş yolunda.
MHP, Şehitler Günü için Kızılcahamam’da idi.
AK Partililer ise Nurettin Canikli’nin Başbakan Yardımcısı olması nedeniyle boşalan grup başkanvekilliği koltuğuna seçim yapmak üzere grup toplantısı bekleyişinde...
Bahçede oturan milletvekillerine sorduğumda, Canikli’nin yerine Mustafa Elitaş’ı seçeceklerini belirtti, devamını esprili bir tonla içlerindeki eski politikacı getirdi:
“Bize zahmet olmasın diye isimler önceden belirlenir, kâğıda yazılır, bize de katlayıp zarfın içine koymak kalır...”
Nitekim bahçede söylenen grup toplantısında da oldu.
Kısa süre sonra da hükümet programı üzerindeki görüşmeler başladı.
HEYECANSIZ, SÖNÜK
Şunu söyleyebilirim ki, ilk kez milletvekillerinin ilgi göstermediği, liderlerin gelmediği, boş sandalyelerin öne çıktığı bir hükümet programı görüşmelerine tanıklık edildi.
Ne ruhu vardı, ne de esprisi...
Belki de bundandır, milletvekilleri de salon yerine bahçede oturmayı tercih etti.
Hatta bir ara salondaki milletvekili sayısı oldukça düşmüş ki AK Parti Kırıkkale Milletvekilli Ramazan Can bahçeye koşup avazı çıktığı kadar bağırdı:
“Arkadaşlar içeride 10 kişi var...”
Aldıran olmadı, herkes masada tartıştıkları Reza Zarrab’ın ABD’deki davası ile referandumun mu, yoksa seçim sandığının mı daha önce geleceği konuları üzerinden yürüyen sohbete döndü.
YILDIRIM ÜSLUBU
Başbakan Binali Yıldırım’ın Meclis’e gelmekte olduğu söylendiğinde bahçe boşaldı, herkes içeriye yöneldi.
Yıldırım, her zamanki sakin davranışıyla, aynen bakanlığı dönemindeki gibi karşılaştıklarının tek tek elini sıkıp muhabbet ederek kulise girdi.
Arkadaşlarıyla bir kenarda oturup sohbete başladı.
Bundan sonraki tavrı da önemliydi.
Önce salona girmekte olan ve yakın geçmişe kadar Davutoğlu ekibinde yer alan milletvekili Ertan Aydın’ı çağırdı, yanında oturmasını sağladı.
Bu sırada Genel Kurul’a girmekte olan eski Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’ı da yolundan çevirip yanına oturttu ve bir süre hal hatır sordu.
Yıldırım’ın bu davranışı o ana kadar iktidar kulisindeki kasvetli havayı dağıttı, gerilimli yüzleri yumuşattı, insanların dikkatini o bölüme yöneltti.
Bahçede kümelenmiş masalar ve atılan voltalardaki temenniyi yansıttı.
ÇATIDAN ÇIKIŞ
AK Parti’nin yakın geçmişe kadar görüntüsü, iç muhalefetini de bünyesinde barındıran “çatı parti” niteliğindeydi.
Çünkü Davutoğlu arzu etmemiş olsa bile kulise “Hocacılar”, “Reisçiler” ayrımı hâkim olmuş, bu da milletvekillerini sürekli pozisyon almak zorunda bıraktığı için yormuştu.
Belki de bundandır daha seçimin üzerinden 6 ay geçmeden Meclis Genel Kurulu’nda toplantı yeter sayısı için gerekli 184 milletvekilini bulmak zorlaşmıştı.
Yıldırım’ın ilk günden sergilediği tutum, aslında kişiliğinin yansıması.
Bundan sonra da böyle devam edeceğinin göstergesi.
Çünkü AK Parti’nin asıl liderinin kim olduğunu baştan kendisi ilan etti.