Muharrem Sarıkaya

Terör örgütüne kim karar verir?

Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Terör örgütüne kim karar verir?

28 Ekim 2016 Cuma, 01:39:37 Güncelleme:09:00:00

Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

[email protected]

Soru üzerindeki tartışma, bir grup gazeteci arkadaşla Meclis kulisindeki sohbette gündeme geldi.

Ardından telefonda devam etti.

Tartışmayı başlatan soruyu yönelten de zaten hukukçu, eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in kendisi oldu:

“Bir yapının terör örgütü olduğuna kim karar verir?”

Önce ülkelerden örnekler sıraladı, “Ülkeler terör tanımında olduğu gibi, örgütlerin terörist olup olmadığını belirleme yönteminde de uzlaşmış değil” dedi.

ABD’nin, bir yapının terör örgütü olup olmadığına ülke içinde ise içişleri bakanlığı, uluslararası nitelikte ise dışişleri bakanlığının yayınladığı listeyle karar verdiğini bildirdi.

İngiltere’de ise içişleri bakanlığının bu görevi yerine getirdiğine dikkat çekip ekledi:

“Bizde ise bir örgütünün terörist olup olmadığına ancak yargı karar verir. Önüne gelen somut davaya göre Yargıtay, terör örgütü olup olmadığını belirler...”

Bu durumun altını çizdikten sonra, Yargıtay’dan Fethullah Gülen Terör Örgütü’ne (FETÖ) ilişkin kararın henüz bulunmadığını anımsattı.

Yargıtay’a bu konuda 16 Haziran günü Erzincan’dan ilk dosyanın gittiğini, diğer açılan davaların dosyalarının da yolda bulunduğunu anımsattı.

ÖZKÖK’E YANIT

Bu aşamada şu noktaya vurgu yaptı:

“Yargıyla alakalı olması açısından örnek veriyorum; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bir yargısal organ değildir, idari organdır. Onun aldığı kararla bir yapının terör örgütü olup olmadığını belirleyemeyiz. Yargıtay kararıyla belirleriz.”

Kısa bir duraksamanın ardından, “Bunu niye söyledim biliyor musun?” deyip gerekçesini sıraladı:

“Eski Genelkurmay Başkanı, FETÖ ile ilgili olarak MGK’dan 2004’te karar alındığını söylüyor. İyi de MGK idari organ, yargı organı değil ki bir işlem yapılsın...”

İdarenin yargı adına davranmasının da olanaksız olduğunu anımsattı.

“AB uyum yasaları kapsamında 2002’den bu yana Adalet Bakanı’nın da doğrudan dava açma yetkisinin elinden alındığının” altını çizip devam etti:

“Şimdi hükümete suçlamada bulunanların önce dönüp fikren nerede olduklarını ortaya koyması lazım; Adalet Bakanı bir savcıya ‘Dava aç’ diyebilir mi? Ayrıca terör suçları şikâyete bağlı suçlar da değil. Bir savcı suç teşkil eden eylem olduğuna kanaat getirirse dava açar.”

KASITLI MI?

Bazı kişilerin sonra suç unsuru kabul edilen bankaya bilmeden para yatırdığını, sendikaya bir kasıt olmadan üye olduğunu söylediklerine de atıf yaptı.

Böyle bir durumda ne olacağı soruma ise yanıtı şöyle oldu:

“Bazı suçlar vardır ki, neticesi harekete bitişiktir. Hazırlık kısmından sonra icra kısmına geçilir. Sendika üyeliğinde veya bankaya para yatırmada işlenen suçun niteliği önemli... Eğer destek vermek, cesaretlendirmek için yaptıysa suçtur; kasıtlı olmadan, bir neden gözetmeden yaptıysa da suç değildir. Buna yargı karar verecek.”

Bu aşamada Anayasa değişikliği çalışmalarını sordum, “Uzlaşı komisyonunda 25 ay çalıştık, nelerin yapılıp yapılamayacağını orada gördük” anımsatmasını yaptı.

Çiçek, Meclis’teki partilerin o günkü yapısını koruduğunu da hatırlattı, “MHP kilit konumda, onun iknası her şeyi belirler” demekle yetindi

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Muharrem Sarıkaya yazıları